16 Aralık 2010 Perşembe

“Önkuzu’yu katleden de, katillerini affeden de bir’dir”

 
Osman Turan Yazdı..

Geçtiğimiz günlerde şehit edilişinin 40.yılını andığımız Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun 40 yıl önce ki cinayetinden bir hafta sonra, yani 01 Aralık 1970 tarihli “Yeniden Milli Mücadele” dergisinde çıkan cinayetle ilgili ayrıntıları dün Hasan Karakaya “Yeni Akit”’teki köşesine taşıdı. O tarihte çıkan dergide Şehit Önkuzu cinayetinin ayrıntılarıyla ilgili bilgileri “Masonların koltuğunda komünistler şımarıyor” başlığı altında anlatıyordu.

Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Yurdu son yılların en vahşi cinayetine sahne oluyordu. Sırtlanları bile tiksindirecek tarzda iki gün iki gece devam eden işkenceler artık son raddesine gelmişti.

Dursun Önkuzu akıbetinden habersiz son defa haykırıyordu:

“İmdaaat!”

Ama nafile... Feryadına kulak verecek hiç kimse yoktu yurtta.
Biraz sonra birtakım ayak seslerinin geldiğini işitti. Ancak çok geçmemişti ki ikinci bir feryat kapladı ortalığı.
Bitişikteki odadan gelen bu ses Hasan Gürül adlı bir başka milliyetçi gencin sesiydi. Ve arkadaşının feryadına ancak feryatla mukabele ediyordu.

Hasan Karakaya yazısına şehit Önkuzu cinayetinde bulunan “itirafçı” Ali Başpınar verdiği beyanlarına dayanarak Şehidin son saatlerini şu itiraflarında bulunuyordu.

Meselâ, bir “itiraf!”
Dursun Önkuzu’yu katledenlerden Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi Ali Başpınar’ın kendi beyanlarına göre; olay şöyle gelişir:

“23 Kasım 1970 tarihinde Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi E. Dursun Önkuzu’yu önce kaçırarak hapsetmişler, sonra bilahare feci şekilde dövmüşlerdir. Bununla da yetinmeyen sanıklar, bir bıçakla Dursun Önkuzu’nun bilek damarlarını kesmişler, ağzına lastik hortum takarak pompayla şişirmek suretiyle vahşiyane bir şekilde öldürüp 3. kattaki odanın penceresinden atmışlardır.

Bu bilgiler dâhilinde işte böyle katledilmiştir. Önkuzu!..

Peki, “Önkuzu’yu katledenler kimlerdi, ne oldu, nasıl bir ceza aldılar?”.

Hasan Karakaya sorduğu sorusuna kendisi yine kendi köşesinde cevap veriyor.


““İşte böyle bir yargılama” sonunda, mahkemenin verdiği cezalar şöyle:

M. Ali Kabakoğlu’na 20 yıl,
                                                          
Adnan Altıparmak’a 20 yıl,

Sabri Uyar’a 20 yıl,

Mehmet Özdemir’e 20 yıl,

Sabri Uçar’a 8 yıl, 4 ay,

Şefik Şenel’e 13 yıl, 4 ay,

Akif Atasayar’a 13 yıl 4 ay,

Cem Uyar’a 12 yıl,

Ali Başpınar’a 10 yıl,
Fikri Aytan’a 10 yıl,

Feridun Tamirer’e 12 yıl!..

“GENEL AF”TAN YIRTTILAR!

Hemen söyleyelim;

Bu“cani”lerin hiçbiri, verilen ceza kadar yatmadı hapiste... Çünkü, “mahkûmiyet”lerinden kısa bir süre sonra, yani Mayıs 1974’te “genel af” çıktı ve hepsi de yırttı!..

Buraya kadar “tamam” diyoruz. “Hasan Karakaya” şehit önkuzu ile ilgili iddiaları neden bugün gündeme getirmiş ve satırlar “Hasan Karakaya” arasında neyin “itiraf”’ında bulunmuştur.

Hasan Karakaya çeşitli beyan ve görüşlerine dayanarak geçen mayıs ayında CHP genel başkanlığına seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 23 Kasım 1970’te solcuların “Teknik Öğretmen Okulu’nu” basıp, 4 gün boyunca işgal edilmesinde, ülkücü şehit önkuzu cinayetinde bulunup bulunmadığını ilgili sorularda bulunmuş.

Bu soruların muhatabı tabii ki CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu süre içerisinde kendisi bir cevap verecektir.

Fakat bu soruların muhatabından mukabile, Hasan Karakaya ilginç bir “ayrıntı” ve “itiraf” ta bulunmuştur. Öncelikle Hasan Karakaya bu soruları neden bugün gündeme getirmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı görevler “SSK Genel Müdürü”, “8 yıllık CHP milletvekilliği”, “CHP Grup Başkanlığı” ve “CHP İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na aday” süresince getirmeyen bu sorular neden şimdi gündeme getirilmiştir?

Ayrıca Hasan Karakaya’nın yazdığı “Akit”, “Vakit” ve “Yeni Akit” in yayın çizgisine bakıldığında, MHP ve ülkücülere “Kafatascı”, “Faşişt”, “Kanla beslenenler” , “ Metin yükselin katilleri” ve “Münafıklar” diye suçlamalarında bulunan bir yayın politikasına sahip iken “Bayram değil seyran değil eniştem beni niçin öptü” misali yıllar sonra ülkücü şehitler şimdi mi akıllarına geldi diye biz ülkücüleri düşünmeye sevk etmektedir.

Yeni Akit” yazarı Hasan Karakaya’nın, sorularına muhatap olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun, kendilerinin siyasi temsilcileri olan AKP’nin deşifre ettiği yolsuzluk dosyalarının aklama operasyonu olduğudur. Yoksa sözüm ona MHP veya Ülkücü aşkından gelmemektedir. Yoksa Hasan Karakaya bu konuda samimi olsaydı, Önkuzu cinayetinde bulunanların kimlerin “affettiğini” gün yüzüne çıkarıldı. Asıl üzüntü veren noktalardan biri AKP’nin “yolsuzluk“ dosyaları ne yazık ki “ülkücü şehitler” üzerinden kapatılmaya çalışılması bütün ülkücüleri derinden yaralamaktadır. Ülkücüler sadece “Türkiye’nin birliği ve güvenliğinde” değil, Türk halkının “yetim haklarının” korumasında da çimentosudurlar.

Bu yüzden Hasan Karakaya’ya bir sözümüz var, bizim için “Önkuzuyu katleden de, katillerini affeden de bir” dir. Ne yazık ki Hasan Karakaya bunu gündeme getiremez, çünkü 15 Mayıs 1974’de Önkuzu katledenlerin bu suçtan yırtmasını sağlayanlar, Hasan Karakaya’nın dünya görüşünün siyasi temsilcileri olan AKP’nin omurgası oluşturan, CHP ile koalisyon ortağı olan “Milli Selamet Partisi”dir.

Evet, yanlış okumadınız, Önkuzu’nun katillerini affedenler bugün hükümetin siyasi yelpazesinin omurgası olanlardır. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu bu işgal ve cinayet içinde bulunmuş olsa da, bunları “Genel Af” ile sokağa saranlar Hasan Karakaya ‘nın siyasi yelpazesinin yaptığı koalisyondur. Bütün akil adamların buluştukları tezde, 1974’deki yapılan “Genel Af”, 12 Eylül 1980 darbesini tetiklemiştir. Yani 12 Eylül darbesinin en önemli seyri, 1974’te çıkan “Genel Af” ile olmuştur. Hasan Karakaya bizce bunları cevaplaması gerekmektedir.

Ülkücülerin din anlayışı “İslam Ahlakı” üzerine kurulmuştur. Bu yüzden Ülkücülerin Müslümanlığı “dosdoğru” olmasıdır, Hasan Karakaya beyefendiye ülkücüler olarak bir uyarımız da, Kuran-ı Kerimde belirtilen “…dosdoğru olunuz” olacaktır.

Yani anlaşılacağı gibi “Önkuzu’yu katledenlerde, katillerini affedenlerde birdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder